Abarttım evet. Ancak böyle. Ne yapabilirim? Bugün başka yarın başka ayakkabı ve çanta kullanmaktan nefret ediyorum. Olmuyor zaten başka türlü. Alışamıyorum. Rahat edemiyorum.
İşte öyle bir şey.
Bir başka olay ise;
Bugün çocuklar karne aldı. Yarı yıl tatiline girdiler. Ben de birden kendimi eski okulumda buldum. O günleri özlediğimi sanmıştım ilk başta. Ancak okula gidince, halimden memnun olmam gerektiğini anladım. Belki bir kafesti bu. Kısıtlayıcı. Sesler duydum. Bağırışmalar. Hiç değişmemişti. Ancak başka şeyler de hatırladım. Güzel şeyler. İnsan düşünüyor ister istemez. Öğrencilere baktıkça içim bir garip oldu. Küçük aynı zamanda büyük insanlar gibiydiler. Bu masumca bir gülümsemenin oluşmasının yanında sinirimi bozdu. İnsanların kökünün kurumasını istedim. Sonra baktım da, değişim var aslında. Yorgunluk var. Ben biliyorum bunu. Daha zayıf, daha tükenmiş bir nefes. Değişmeyeceğini bilmenin değişimi bu.
Başka bir olay ise;
Sınavlar bitti. Biz de tatile girdik. Gerçek bir tatil dönemine girdik. Hadi mutlu olalım. Ben ayakkabımı giyeyim.
Mavi bir yürüyüşle geçince yollardan, göremediğim bir yüzünü seçeyim, Galata köprüsünde göz kırpan neşeli ışıklardan. Neşeli ama yalancı belki. Ben nereden bileyim. Beni, ben de bilmiyorken. Ayaklarımla seviniyorken sadece ve yaşıyorken. Seni hiç görmemişken, yüzünü hiç görmemişken.Yolun sonu gelmeyecek, biliyorum.
Ben biliyorum dedikçe onlar gülüyorlar ve aldanıyorlar sevgilerine. Yapacak bir şey kalmıyor. Bana sadece yürümek yakışır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder