Sayfalar

10 Temmuz 2011 Pazar

Hangi Oyunda Kim


Birinci Oyun: Her şey serin bir eylül sabahında korkunun içimize girmesiyle başlıyor. Korku bizi alıyor ve sarı ağaçların gölgesine götürüyor. Orada hepimiz bekliyoruz. Korkunun gideceğini umuyoruz. Ses çıkarmıyoruz. Ben biraz istem dışı biraz itilerek öne geçiyorum. En büyük hata bu oluyor. Öne geçince herkes her şeyi benden bekliyor. Ben de çaresiz senden çok korkuyorum. Karşılıklı korku ile büyük bir çıkmaz içine girdiğimizin farkına varmadan beklemeye başlıyoruz.

İkinci Oyun: Zaman geçtikçe canımız sıkılıyor, sen benim yanıma geliyorsun. Ben de dolayısıyla titremeye başlıyorum. Ben titredikçe sen geliyorsun ya da sen geldikçe ben titriyorum. Bir zaman sonra fark ediyoruz ki ikimiz de yoruluyoruz. -Yalan yok, ben senden daha çok yoruluyorum. Senden sonra en az iki ay dinlenmem gerekiyor. Bedenen ve ruhen.

Üçüncü Oyun: Titreme ve yorgunluk geçince, bekleme de hala devam ettiği için öflemeler ve pöflemeler başlıyor. Böyle anlarda beni alıp kaçırmanı bekliyor gibiyim. Tüm herkes bütün'lerden. Korkumuz bana cesaret veriyor.

Dördüncü Oyun: Büyük bir kumar başlıyor. Senin yanında kendim değilim. Ruhum savunmasız. Yanında bomboş duruyorum. Ölecek ya da dirilecek gibi bir şeyi bekliyorum.

Beşinci Oyun: Karlı bir aralık akşamı. Gerçek yüzler sende ve bende. Mesela sen bana ben sana, karşılıklı. Ama kimse kazanamıyor bir türlü. Neyse ki canımız sıkılmıyor: "sen nasıl bir insanmışsın? seni nasıl sevdim oysa. beni kandırdın. yalanlarınla tükenmeyen sevgimizi tükettin. pü sana püü. kahrol sen. ama yine de büyüklük bende kalsın. allah cezanı vermesin. kusarak kahrolabilirsin. ben sokaklarda ağlayacağım. hakarethakarethakaret."

Altıncı oyun: Aman Tanrım! Taş olaydım da bu cümleleri duymayaydım. Gitmem gerek. Uzaklaşmam gerek. Kaçış: öyle zevkli ki: Anlamadın, bilmedin, sevmedin, göz yaşımı silmedin -hangi şarkıydın sen? Hadi Allahaısmarladık.

Yedinci Oyun: Allah kahret, kahretsin. İçimizdeki şeytan ortaya çıktı. Korkuya sabredemedik. Beklemeye sabredemedik. Ey korku şimdi nerdesin? Yalnızlık ne acıymış meğer, kalabalıkların içinde kaybolmakmış. Daha da daha, nasıl bir şeymişsin sen yalnızlık?

Sekizinci Oyun: Vay ben. Kendime geliyorum. "Yalnızlığım benim sidikli kontesim." Gerçekleri görüyorum. Benimle alay edilmiş. Ne büyük bir yalanmış her şey. Bu yoğunluk nereden gelmiş bize? Yoğun. Çok bilindik cümleleriz şimdi. Başımızdan aşağı hırs, bencillik, bireycilik, karşısındaki parçalama istekleri dökmüşler. Peki şimdi ne olacak?

Dokuzuncu Oyun: Güvenemiyorum. Bir ara iyiydi her şey. Ya şimdi? Sen yokmuymuşsun. Sen varmıymışsın. Biz ve ben. Seni bütün dünyaya mâl ediyorum ve git gide sevimsizleşiyorum.

Onuncu Oyun: Her şey yağmurlu bir nisan sabahı bitiyor. Korku gidiyor. Biz geri dönüyoruz. Ben artık ben değilim. Ben bir bekleyen, nazlanan, seven, yalnızlaşan, güvensizleşen değilim. Ben gittim. Sen beni bulamazsın. Kaçan bir göz, uzak bir memleket. Yalancı hayaller. Her şey bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder