Sayfalar

18 Ekim 2011 Salı

sana ne oldu?


öss'ye girmeden önceki gün ezginin günlüğü - son vapur'u dinlediğimi hatırladım bugün. açtım şarkıyı dinledim de, bu ne lan, çocuk şarkısı dedim. oysa öyle içlenerek dinlerdim ki bu şarkıyı. küçük ve aptaldım elbette. hâlâ küçük ve aptal olduğumu inkâr edemem. çünkü şimdi de aykız'ı başka türlü bir içli halle dinliyorum. birkaç sene sonra da bu defa aykız'daki içlenmelerimle dalga geçeceğimi bilir gibiyim. çünkü, şarkılar değil de bu içlenmeler, aptalca dalga geçimliklerdir. çevremle ve kendimle öyle güzel dalga geçiyorum ki -hele bugünlerde- bu insanların derdi var. ben kendimi önemsediğim derecede kendimle dalga geçiyorum. içlenmelerim ve içlenmeleri ile. onları da deniyorum artık: bakalım dayanabilecekler mi? elbette dayanamıyorlar. o zaman beni öyle bir gülme tutuyor ki sormayın. herkes huzur bulmak istiyor mutlu olmak istiyor sevgi saygı hoşgörü istiyor. içlenmelerine insanlıklarına saygı. ben hepsini siliyorum. var mı lan. kimse kendiyle barışık değil -ben de. çünkü kimi zaman ben de dayanamıyorum kendime. insanım sonuçta. onlardan bir farkım mı var?- ancak her seferinde olduğu gibi insan, kendine değil başkalarına kaçıyor ve onların içlenmeleriyle -zayıflığıyla alay etmek çok daha eğlenceli oluyor. bunu herkes kabul etmeli. niye rahatsız olunsun ki? aksine böyle yaşamak boş bir önemlilikten çok daha iyi. hem kendinden kaçınca başkaları da senden kaçıyor. sonuçta sen kendine dönüyorsun. hep aynı: başkaları kaçadursun. en sonunda sen kendinden hiç kaçamıyorsun. yani gün gelir etrafta dalga geçimlik eleman kalmazsa, kurutursan herkesi, kendin pırıl pırıl seni bekleyen oluyor. ben de ne gerek var işte diyorum. kırılmalara, üzülmeye, ota boka ağlamaya. gitmeye, terk edişlere, özür dilemeye, affetmeye. bunların hepsine ne gerek var? herkes defolduğunda ortada insan kalmayacak zaten. "beton gülleri"yle de idare edemeyecekler. çünkü onlar bile açmayacak.

ben bu dünyada mutlu olmak istemiyorum. sürekli acı çekmek de istemiyorum. hiçbir şeyi  yaşamak için can atmıyorum. uyum yok. şartlar yalan. herkes her şeyi kendi yalan dünyasına oyuncak etme çabasında. yoksa kimsenin gerçekleri görmek gibi bir derdi yok. o pisse o kakaysa onu at çöpe.

işte öyle.

bu şarkının da ömrü tükenecek. o zaman da başka zayıflıkları elemiş olurum -kendimden ve etrafımdakilerden. mükemmel olur.

mükemmel.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder