Sayfalar

18 Şubat 2011 Cuma

Birinci Ses


Sakinim ben. Dinginim. Korkunç bir fırtınadan önceki
dinginlik bu:
Rüzgarın gezintisinden önceki sarı an, yaprakların
Ellerini, sarı benizlerini açtıkları sarı an.
Öyle dingin ki burası.
Çarşaflar, yüzler beyaz ve saatler gibi durmuş.
Geri çekilip düzleşiyor sesler.
Yassılıp rüzgarı kesmek için 
Parşömen perdelere dönüşüyor hiyeroglifleri.
Gizler resmediyor, Arapça, Çince!

Dilsiz bir esmerim. Çatlamaya hazır bir tohumum.
Esmerlik ölü yarım benim ve iç karartıcı:
Ne daha çok olmayı istiyor, ne de daha farklı.
Maviler giydiriyor alacakaranlık şimdi bana, tıpkı bir 
Meryem gibi.
Ey uzaklığın ve unutkanlığın rengi!-
Ne zaman gelecek, Zamanın parçalanacağı 
Ve sonsuzluğun zamanı yutacağı, 
beni tümüyle yutacağı o an?

Kendi kendimle konuşuyorum, yalnızca kendimle,
tek başıma-
Dezenfekte edicilerle tertemiz, pırıl pırıl, kurban gibi.
Gözkapaklarımı ağırlaştırıyor bekleyiş. Uyku gibi, büyük
Bir deniz gibi uzanıyor. Uzak, uzakta, 
duyumsuyorum ilk dalganın
Bana doğru sürükleyişini acının yükünü,
karşı konulmaz bir gelgit gibi.
Ve ben, bu beyaz sahilde denizkabuğu gibi 
yankılanan ben
Yüz yüzeyim korkunç öğeyi tümüyle yutan seslerle.

Sylvia Plath


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder