Sayfalar

11 Şubat 2011 Cuma

çukur


mübarek gitti. bir halkın ayaklanışı ses getirdi.
mübarek gitti.

ben de kadıköy'e gittim. kitap aldım. sylvia plath'in günceleri'ni buldum. faulkner'in ağustos ışığı'nı da aldım.

büşra'yla konuştuk. boşuna konuştuk. son biliniyor. son. pes etmeyen mısır halkı bile biliyor son'u. ben niye konuşuyorsam?

hissettiklerim ve konuştuklarım bir şey getirmiyor bana. ellerime bakıyorum. küçük ve boş.
gelecekte ne olacağını bilmiyorum. sevdiklerime ve kendime rağmen. koca bir çukurun içinde kaybolmuş anılarını bulma çabasında güneşten yararlanmaya çalışan küçük, sevimsiz bir çocuk. başka kimse yok. diğerleri hayal.
oysa bu dünyaya katacağın veya bu dünyadan eksilteceğin hiçbir şey olamaz. sen ne yapabilirsin ki? senin kibrin kendine mi, neye, kime?

sadece iyi dilekler. küçük ve sevimsiz bir çocuğun küçük ve sevimsiz dilekleri. ne kadar iyi ve samimi olabilirse o kadar. ve yaşanacak olana istekle mümkün olan geleceğin imkansızlığı kadar samimi.

ol. oldun. olma. olmadın.

layık olamadığın için üzgünsün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder