Sayfalar

14 Kasım 2011 Pazartesi

ölümle ilgili birkaç konuşma

"hereafter" (öteki dünya) filmini izledik.

bakınca böyle, yok ya öbür dünyayı anlatmasın kimse. anlatılacak ne var. herkes yaşayacak kendi görecek zaten. yok medyumlar yok geçişler yok ölümler yok ışıklar falan. filmin konusu üç kişi üzerinde dönüyor. biri paris'te yaşayan, ölümden son anda kurtulmuş, ünlü gazeteci, işine, zenginliğine, güzelliğine önem veren bir kadın. biri londra'da yaşayan,  ikiz kardeşini kaybetmiş, soluk yüzlü, kardeşinin ölünce nereye gittiğini merak eden bir çocuk. biri de san francisco'da yaşayan, normal bir hayat isteyen, medyumluk hislerinden kurtulmaya çalışan bir adam. aslında kadın, kendisi olarak ölümü arıyor, çocuk ikiz kardeşinin ölümünü arıyor, adam ise ölümden kaçıyor. hepsinin hikayesi filmin sonunda birleşiyor.

ne yazıyorsam. hiç gerek yok bu yazdıklarıma. unuturum ben bu filmi, çok kalmaz. woody allen iyi. ona devam etsek iyi.

bir an gelsin bir an. her şey sona erince güzel olur mu bilmiyorum da. şöyle düşününce ilginç: ortalama 60 sene yaşayan bir insan kaç saat yaşıyorsa, kaç dakika, hatta kaç saniye yaşıyorsa o kadar hesap verecek.  her saniyenin hesabı verilecek. korkunç demeyelim. böyle bir şey çok basit geliyor. elbette korkabilmeliyiz ama bu kelime insanın ellerini karnının üzerinde birleştirip beklemede kalmasına sebep olabilir. korkudan çok, güzel ve kötü her şey hakkında konuşulacak. bu biraz komiklik, biraz ürkünçlük, biraz utangaçlık oluşturabilir. her şey konuşulacak. kimse kaçamayacak. köşeler bucaklar ortada. tam parti.

burcunurcan'la da kavga ettik bi güzel. diyorum ki her şeyin ortada olması çok güzel olacak. bütün unuttuklarımız, bütün utançlarımız, hatalarımız, kötülüklerimiz, aynı zamanda iyilikler falan. bu iyi olacak diyorum. o da diyor ki, sen ne kadar rahatsın, hiç korkmuyor musun, hesap vereceğin bir şeyler yok herhalde... gibi cümleler. ama niye böyle olsun ki, tüm açıklığından bahsediyoruz. yaptığından duyduğun utanmanın bile, alacağın cezanın bile açıklığı... 

ne diyorum ne. ne yapacağım ben bu aptallıklarımı.

sınavlar başlıyor, gidip sınav çalışayım ben en iyisi (daniska yalan).


(bu ikiz kardeş film boyunca tek bu fotoğrafı çekinirken gülmüşlerdir. bir de şapkasız küçük kardeş, medyumu bulduğunda, doğru bilgileri duyduğunda hafif gülümsemiştir.) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder