Sayfalar

11 Kasım 2011 Cuma

öyle hasta yazısı /2

yatınca bi daha kalkamıyormuş. öyle demişti. karşımdaydı. ne garipti. ilaçlarını içti ve yattı. üstünde bir sürü ağırlık vardı. hepsi yorgan. orada depremde insanlar ölüyorlardı, enkazdan çıkanlar perişandı. onda yorgan bolluğu. dalga geçtim bu haliyle. manyak mısın nesin sen dedim ama ne bileyim. insan bazen duracağı yeri bilmeliymiş meğer.

"nefes alıyordu. aldığı nefesi duyuyordu. yaşadığını duyuyordu. nefes, ciğerlerini üşütüyordu, içini üşütüyordu. kemikleri vardı. üşüyordu. dışında ise bir ateş. dış ateş. iç ateş. ne olduğunu çözemiyordu. öleceğini bilecek gibiydi. uyusa. o zaman iyi olurdu. rüyada atlar. sevgilim atlar. siz hâlâ atları tanımaz mısınız? anne geldi. anne hep gelir. 'terlemişsin. iyi.' dedi. yüzünü sildi, sevdi, öptü. anne hep gelir. hiç gitmez. nefesi duruldu, içindeki üşüme duruldu. sıcağı attı dışarı. ya soğuk? gelin artık gelin yekta, dediğini duymadılar. sevgilim yekta. siz yekta'yı hâlâ tanımaz mısınız?"

bir yanında da ken'an rifâî sohbetleri varmış:

"...Biz, bir nefes fazla Allah deyip ve Hakk'a kulluk edebilirsek yaşamak isteriz. Hakk'a kulluk ederek yaşayana ne mutlu.
Fakat, burada Hakk'ın rızâsı üzere yaşamayan kimselerin günahları daha fazlalaşmamak için yaşamayıp ölmeleri elbet hayırlıdır."

niye iyileşememek, niye iyileşememek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder